TÜRK-İŞ Genel Lideri Ergün Atalay, “Çöp arabasının ardında iki tane kardeşimiz var, inanın ikisinin ortasında 10 bin lira fark var. Biri kamyonun sağında biri solunda duruyor. Biri şirket elemanı, biri belediyenin elemanı.” dedi.
Atalay, Türkiye Patron Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından Çırağan Sarayı’nda “Cumhuriyet’imizin 100. Yılında Çalışma Hayatı” temasıyla düzenlenen Ortak Paylaşım Forumu’nda yaptığı konuşmada, iş kazalarındaki personel vefatlarına dikkati çekti.
“İşçi ve iş sıhhatiyle ilgili düzgün biçimde yatırım yapanlar var mı? Natürel ki var, onların büyük çoğunluğu bu salonda. Bir sürü patron örgütü var, TİSK’te örgütlüyüz. Öbür patronlar, birinci fırsatta imkan olsa ‘Sendikalar kapansa da olur’ dedikleri vakit da oluyor.” diyen Atalay, memur ve emekçi emeklilerine yönelik maaş artırımlarının farklı olmasını gerçek bulmadığını da vurguladı.
Atalay, “Çöp arabasının gerisinde iki tane kardeşimiz var, inanın ikisinin ortasında 10 bin lira fark var. Biri kamyonun sağında biri solunda duruyor. Biri şirket elemanı, biri belediyenin elemanı.” diye konuştu.
Görevinin bu stil yanlışları söylemek olduğunu belirterek, “Benim bir yılda iki maaşımı vergiden ötürü alıyorlar. Bu türlü bir sistem dünyanın hiçbir yerinde yok.” tabirini kullanan Atalay, Türkiye’de az gördükleri yüzde 14 sendikalaşma olmasının en büyük sorumlularının kendileri ile birlikte HAK-İŞ ve DİSK olduğunu lisana getirdi.
İşçisi, memuru, işsizi bu ülkenin yüzde 65’i olduklarını lakin mecliste kendilerinden kimse bulunmadığı için kale alınmadıklarını söyleyen Atalay, 20 yıldır şeker fabrikalarının özelleştirilmemesi için kapı kapı dolaştıklarını, Kovid-19 salgınının akabinde besinin değerinin görüldüğünü, özelleştirilmeyen fabrikaların sayısının çok az kaldığını, sendikalaşmanın kıymetli olduğunu ve sendikalaşmayı itibarsızlaştırmayı hakikat bulmadığını da kelamlarına ekledi.
HAK-İŞ Genel Lideri Arslan: “İşçi örgütlülüğünün önündeki mahzurları kaldıralım”
HAK-İŞ Genel Lideri Mahmut Arslan ise, 16 milyon çalışanın yalnızca yüzde 14’ünün sendikalı olmasının temsil krizini de beraberinde getirdiğine işaret etti.
Bu durumu aşabilmek için sendikaların örgütlenmesinin önündeki mahzurların aşılması gerektiğini ve personellerin sendikalaşmak istediğini belirten Arslan, sendikal örgütlüğünün önündeki mahzurların kaldırılması konusunda mevzuat düzenlemesine muhtaçlık duyulduğunu, şu sözlerle anlattı:
“İşçi örgütlülüğünün önündeki manileri kaldıralım ve güçlü bir sendikal yapıyla masaya oturalım. Bunun yaptığımız vakit dünyaya da örnek bir sanayi münasebetler sistemini inşa edeceğiz. Bunu başarabilir miyiz? Ben bu anlayış hakim olduğu vakit bunu başaracağımıza inanıyorum.”
“Asgari fiyatın vergi dışı bırakılmasını birinci kez biz sağladık”
Türkiye’de adil, hakkaniyetli, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınan bir sisteme muhtaçlık duyulduğu görüşünü de savunan Arslan, şöyle devam etti:
“Vergideki adaletsizliğe TİSK ile bir arada itiraz ettik. Taban fiyatın vergi dışı bırakılmasını birinci kez biz sağladık. Hem TÜRK-İŞ’in hem TİSK’in hem de hükümetin bu hususta kararlılığı nitekim çok değerliydi. Büyük bir iş başardık. Kayıt dışı istihdamda çabada TİSK ile tıpkı yerdeyiz. Sendikal örgütlülüğü yaygınlaştırırsak kayıt dışılığı ortadan kaldırıyoruz. Bizim örgütlü olduğumuz hiçbir iş yerinde kayıt dışı istihdam kelam konusu değil. O vakit sendikal hareketin güçlenmesi, kayıt dışıyla çaba için en değerli argüman. Sendikal örgütlülüğün desteklenmesi konusunda işletmelerimizde birtakım teşvikler sağlanması gerekiyor. Örneğin; vergide yüzde 5’lik avantaj sağlanmalı.”
Belirlenen taban fiyatın iyi olması temennisinde de bulunan Arslan, “Bizim itirazımız taban fiyatın bugün belirlenen sayılarına değil, minimum fiyatın asgarî taban fiyat olmaktan çıkmasınadır.” dedi.
“Kısa vakitteki en başarılı sözleşme”
Bunu çözmeleri gerektiğini aktaran Arslan,”Bizim belirlediğimiz minimum fiyat, en az fiyat olsa, bugün sayılar konusunda da hiçbir itirazımız yok. Lakin asgarî, taban fiyat değil, bugün belirlediğimiz ortalama fiyatlardır. Bunu çözmek için, hem taban fiyatın mevzuat açısından kurulun yapısının değişmesi, hem de taban fiyatın yalnızca en az fiyat olarak kalacağı bir modeli yaygınlaştırabiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Arslan, bu yıl minimum fiyatın belirlenmesinde, kısa vakitteki en başarılı kontrata imza atıldığını da kelamlarına ekledi.
