Otizm hayatın birinci 3 yılında ortaya çıkan bir sendromdur. Nedeni bilinmemektedir. Kişi gördükleri, duyduklarını, duyumsadıklarını yanlışsız bir formda algılayamaz; bu nedenle toplumsal bağlantıları ve davranışlarında önemli problemler vardır. Erkeklerde daha yaygın olarak görülür. Otizm ya kendi başına ya da zeka geriliği, öğrenme zahmeti, epilepsi üzere öteki gelişimsel bozukluklarla birlikte ortaya çıkabilir. Otizm sözünün manası “kendine dönük”tür.
BELİRTİLERİ
Etrafına karşı ilgisizdir. Olaylara ve insanlara tepkisizdir. Genelde tek başınadır. İrtibat zahmeti çeker. Konuşma zorluğu vardır. Beşerlerle temas etmekten rahatsız olur. Tekrarlayıcı davranışlar yapar. Anlamsız sözleri tekrarlar. Ellerini kollarını çırpar, olduğu yerde sallanır, kendi etrafında döner. Yaygın gelişim bozukluğu ismi altında toplanan hiçbir süreç birbirinin tıpkı olarak seyretmez. Her biri kendi iç yapısı içinde farklı özellikler gösterirler. Fakat süreçte kendine has ortak özellikler bulunur. Gelişimleri ne seviyede yahut nasıl bir yapıda olursa olsun onların hayatı ve dünyayı algılayış biçimleri bizim algılama biçimimizden epey farklı bir yapı göstermektedir.
TANI ÖLÇÜTLERİ
DSM IV’ (Ruhsal Bozukluklarin Tanisal ve Sayimsal El Kitabinin (The Diagnostic and Statistical Manual for Mental Disorders) dördüncü baskisi Amerikan Psikiyatri Dernegi tarafindan çikartilmistir ve psikiyatrik bozukluklarin siniflandirilmasinda kullanilir. DSM IV sırf belirtileri tanimlar ve ruh sıhhati profesyonelleri tarafindan teşhisin güvenilirligini ve standartligini artirmak üzere kullanilir.) e nazaran otizm teşhis ölçütleri şunlardır.
1-Aşağıdakilerden en az bir adedinin varlığı ile kendini gösteren toplumsal ( sosyal) etkileşimde niteliksel bozulma.
a)Toplumsal etkileşimi sağlamak için yapılan el, kol hareketleri, alınan beden pozisyonu, takınılan yüz sözü, göz göze gelme üzere bir çok sözel olmayan davranışta besbelli bir bozulma,
b)Yaşıtlarıyla gelişim seviyesine uygun bağlantılar geliştirememe, onlardan uzak durma,
c)İlgilerini ya da muvaffakiyetlerini resen paylaşmama,
d)Toplumsal yahut duygusal karşılık vermeme,
2-Aşağıdakilerden en az birinin varlığı ile kendini gösteren irtibatta niteliksel bozulma,
a)Konuşulan lisanın gelişiminde bozulma olması ya da hiç gelişmemiş olmaması
b)Konuşması kâfi olan bireylerde, öbürleri ile söyleyişi başlatma ya da sürdürmede bariz bir bozukluğun olması,
c)Basmakalıp, yineleyici ( ekolali), sözler ya da özel bir lisan kullanması,
d)Gelişim seviyesine uygun çeşitli imgesel ya da toplumsal taklitlere dayalı oyunları tabiatıyla oynamama,
3- Aşağıdakilerden en az birinin varlığı ile kendini gösteren davranış, ilgi ve etkinliklerde sonlu ilgi örüntüsü çerçevesinde kapanıp kalma.
a)İlgilenme seviyesi üzerinde odaklanma açısından olağan dışı, basmakalıp ve yineleyici davranışlar çerçevesi içinde kalma,
b)Özgül, fonksiyonel olmayan, alışıla geldiği üzere yapılan gündelik işlere ya da törensel davranış biçimlerine hiç esneklik göstermeksizin sıkı sıkıya bağlanma,
c)Yineleyici motor manyerizmler ( parmak şıklatma, el çırpma, karmaşık beden hareketleri)
d)Eşyaların kesimleriyle daima uğraşma.
TEDAVİDE REFLEKSOLOJİNİN YERİ
Kisa bir mühlet önceye kadar kimi uzmanlar otizmin tedavi edilemeyecegini israrla söyluyor ömür uzunluğu sürecek bir durum oldugu içinde ailelere çocuklarini gerekli kurumlara yerlestirmeleri tavsiyelerinde bulunuyorlardi. Hala birçok uzmana nazaran otizim tedavi edilemez. O denli birsey yoktur bir sefer otist demek ömür uzunluğu otist demektir. Yeni yapılan araştırmanın tersine bu görüşlerin mutlaklık kazanmadığı ortaya çıkmıştır.
Autism Research Institute ( otizim arastirma institusu ) otizmin tedavi edilebilir oldugunu ve çocouklarin iyilesebilecegini savunarak bir çok etrafın saplantili yaklasimlarina karşın, Otizim Arastirma Institüsü tabipleri ve sıhhat uzmanlari çalismalariyla degisik sistemler uygulanarak çocuklarin durumlarinda önemli oranda iyilesmelerin oldugunu ve hatta sistemli bir tedaviyle otismin büsbütün yenilebilecegini yapmis olduklari çalismalarla kanitladilar
Otizim daha cok beyin ve bagirsak yollarina dokunan tibbi bir durum oldugundan ötürü bedeni ziyanlı hususlardan arindirma metodlari ve hücreleri yenilemeye yönelik çalışma olumlu gelismeler göstermektedir. Refleksoloji ile hiç te yabana atilmayacak oranda olumlu gelismeler görülmüştür.
Örnek verecek olursak Kanada’nin Quebec eyaletinde uygulanan bu yöntem ABD deki üzere olumlu sonuçlar vermektedir. Dünyanın ve daha bir çok ülkelerde Her biri 20 dakika süren 10 seanslik küçük bir tedavide dahi anne ve babalar çocuklarinda olumlu gelismeler görmüslerdir. Tam tedavi uygulamalarinda azami oranda faydalanabilmek için bir çocugun ortalama 70 ila 250 seans ortası tedavi gormesi gerekmektedir.
Otist çocuklarda ailelerin en çok şikayet ettikleri hiperaktiflik, agrasiflik, mutsuzluk, kendine ziyan verme üzere sorunların kısa müddette olumlu sonuç vermesi yüz güldürücüdür.
Refleksoloji seanslarında birçok otist hadiselerin ilac kullanmadan ayak altındaki ilgili hudut uçları dikkatla çalışma sonucunda olumlu sonuçlar alınmıştır. Tedavide hastanın muhtaçlığına nazaran seratonin hormonu salgılatılır, konuşma merkezi düzenlenir, korpuz kollozumdaki bağ kuvvetlendirilir ve gaba düzenlenir.
Tedavi cinslerinin degisik olmasi ve uzmanlik gerektirmesi sebebyile her çocugun otistlik dereceside göz önünde tutularak uygulanmaktadir. Refleksolojinin daha ileriki yıllarda bir çok hastalıkların tedavisinde olduğu üzere yaygınlık kazanacağı gerçeği ortaya çıkmıştır.
Otizmin çok geniş dağılım gösteren bir rahatsızlık olduğunu bilmemizin ötesinde otizmle ilgili ortaya atılan birçok teori ve bir dizi tedavi seçeneğinin yanında hala bilinmeyen tarafı ağır basan gizemli bir hastalık üzere karşımızda durmaktadır. Lakin temel olarak beyinde ;başta konuşma , bağlantı kurma, vücut lisanı kullanma , öngörüde bulunma kısaca frontal korteks ve hipotalamus bölgelerinin fonksiyon kaybına yol açan nöro psikiyatrik bir sorun olduğunu biliyoruz.Ayrıca bu hastalığa yol açan etmenlerin kozmik yada kalıtsal temaslarıyla ilgili her geçen gün yeni araştırmalar yapılmakta ve yeni bulgulara ulaşılmaktadır.
Bu araştırmaların beklide en kuvvetli olan hipotezi kimyasal bedelleri itibariyle sorunları tetikleyen çocuk aşılar ve genetik zinciri bozulmuş besin unsurlarıdır. O halde aşılarla ilgili siyasetlerin değiştirilmesi ve organik besin tüketmek zaruridir.
Bunun ötesinde toksin atımının beden tarafından sağlanabilmesi için lenf sistemimizin sistemli çalışması için de deveran sistemimizin kesintiye uğramaması gerekir. Refleksoloji doğal yollarla yani ayak tabanındaki lenfatik hudut uçlarını uyarmak da bedendeki zehirli atıkların atılmasını kolaylaştırmıştır. Deveran sistemini düzenleyen refleksoloji tedavisi kandaki kıymetleri düzenlemeyi sağlar. Refleksoloji tedavisi ile başta frontal korteks ve hipotalamus olmak üzere beyindeki otizmin tesirleri temel bölgeleri ve bu bölgelerdeki nöronları uyarmak ve bunlar ortasındaki aksonları geliştirmek sinaptik bağları uzatmak mümkün; bir ağacı sulamak üzere her bir nöronun bir fide üzere düşündüğümüzde bu nöronları refleksoloji ile ayaktaki uzantılarından uyarmak bir fide sulayıp büyütme hareketine benzetilebilir.
Ayaklarımızla beynimizin ne alakası var demeyin, çünkü ayaklar beynimize her an binlerce mesaj göndermekte ve beynimiz bunu algıya dönüştürmektedir, bunu ellerimiz için de söyleyebiliriz. Bir an için lakin olduğumuzu düşünün, körlerin özel kabartma sistemli alfabesini hayal edin ve yazıyı gözünüzle değil parmaklarınızla okuduğunuzu düşünün, farkındaysanız bilhassa baş parmak ve parmak uçları bu kabartmalara dokunarak beyefendisine iletmekte, beyin de bunları algıya dönüştürmektedir.
Tekrar tıpkı halde gözümüz görmese de ayaklarımızla duyduğumuz objelerin özelliklerini beynimiz algılamaktadır. Yumuşaklığı, sertliği, ıslak yada kuruyu objenin ismini biçimlerini ayağımızın aracılığıyla beynimiz algılamaktadır. O halde ayaklarla beyin ortasında da hudut ağları aracılığıyla bilgi alış verişi sağlanmaktadır.
Refleksoloji ile otizmin en dinamik bölgelerine mesaj göndermek ve buradaki fonksiyonelliği arttırmak mümkün mesela uygun bölge ve uygun ayaktan yapılan refleksoloji terapisi kan şekeri oranını değiştirebilir bu biçimde konsantrasyonda önemli artışlar olur.
Kandaki düzenlenmenin enzimlerle de ilgisi olduğundan bedenin muhtaçlığı olan hususları üretmede daha azamî çalışabileceğini varsayabiliriz.
Bize gelen otistik çalışmalardaki dikkat artışını aslında refleksolojiyle düzeltilen kan kıymetlerine bağlayabiliriz. Yeniden refleksolojiyle birlikte çocuklarının birçoklarının gözünde canlılık, parlaklık gözlenmektedir. Kanaatimizce bu beyindeki mesaj zincirinin kurulması ve nöronların kendi ortasındaki bağın kuvvetlenmesine işaret etmektedir.
Avrupa da yaygın olan bebek refleksolojisi psikoakademi çalışmalarına ilham vermiş bundan hareketle bebeklerde kullanılan frontal korteks geliştirme teknikleri otistik çocuklardada algılamayı açtığı geliştirdiği toplumsallaşmaya olumlu taraf verdiği görülmüştür.aynı vakitte konuşma becerilerindede artış sözkonusu olmuştur.
Tekrar birtakım otistik hastalarımızda refleksoloji enteresan toplumsallaşmalar ortaya çıkarmıştır…Mesele deniz isminde dokuz yaşında bir otistik hastamız üçüncü seanstan sonra kendi kendine giyinmeye başlamış okuduğu okulun kantinine gidip güzeline giden şeylerden istemiştir…Yine ali isimli bir öbür otistik çocukta refleksoloji seanslarından sonra daha evvel yapmadığı kendi kendine küçük tuvaletini yapmaya başlayrak kıymetli bir toplumsallaşma belirtisi edinmiştir…Ali ihsan isimli bir öteki üç yaşındaki otistik çocukta ise başlangıçta 4-5 olan söz dağarcığı 20 seans sonunda 40 söze ulaşmış çocuktaki dikkat ve algı düzeyi önemli artış göstermiştir…Bundanda öte tüm bu gelişmeler objektif bir biçimde hem refleksolglarımız hemde ailemiz tarafından gözlenebilmektedir…
Bu çeşit hadiseleri artırmak natürel ki mümkün ayrıyeten bundanda önemlisirefleksoloji yapılan otistik çocukların rigid reaksiyonları agresif ve saldırgan davranışları minimuma inmiştir…Refleksoloji gevşetici ve rahatlatıcı tesiri sayesinde aşrı hareketli otistik çocuklar üzerindede tesirli olmuş davranışlar daha emele dönük hale gelmiştir.
Bizim için küçük gözüken lakin ailelerin ve çocukların hayatında değerli değişikliklere sebeb olan hoş gelişmelere refleksolojinin tesiri yadsınamaz bir gerçek olarak ortadadır.
Temelde epeyce eski olan bu tarihi tedavi metodunun otistik çocuklara genel beden masajının rahatlatıcı tesirinin görülmesinden sonra rusyada denendiğini biliyoruz..Genel masajda kinestetik tesirin lokal refleks terapisiyle daha kısa yoldan verilebilmesi ve istenilen bölgelerin uyarılabilmesi bu terapiyle mümkün olmuştur…
Rusyadan sonra Amerika Avrupa ve refleksolojinin geliştiği çinde farklı refleksoloji teknikleri otistik çocuklara uygulanmış ve her kezinde müspet sonuçlar gözükmüştür…
GENEL OLARAK REFLEKSOLOJİNİN OTİSTİK ÇOCUKLARDAKİ FAYDALARI
- Rigid reaksiyon ve agresifliğin azalması
- Genel rahatlama ve dinginlik
- Vücut işlevlerinde normalleşme
- Vücut direncinin artması
- İmmün sistemini geliştirir.
- Nörohormon salgılatıulmasına bağlı olarak algıda artış gözükür.
- Genel sosyalleşme
- Gözlerde parlaklık ve canlanma gözükür.
- Komut alma oranında artış
- Kelime hazinesinin artışı
- Hiperaktivitenin azalması
- Takıntıların azalması
- Eşyalarıamacına uygun kullanma
- Özbakım hünerlerinde artış
- Kolay öğrenme
- İnce motor hünerlerinde artış
